Uçarken bile havada çiftleşebilen, kanatlarını saniyede ortalama 500 defa çırpabilen sivrisinek, küçük korunmasız cılız olmasına rağmen yağmurlu havalardan etkilenmiyor, yağmuru hiç sevmesede üstüne düşen neredeyse ağırlığının 50 katı olan bir su damlası, onun yağmurla birlikte yere çakılmasını sağlıyamıyor. Sivrisineklerin en güçlü yağmurlardan bile neden etkilenmediğini, Georgia Tech'teki makine mühendisi Prof. David Hu, bulmaya çalışmak adına araştırmalarına başlamış, 2012'de laboratuvarda yağmur benzeri bir ortam yaratıp burada uçan sivrisinekleri, süper yavaş çekim kamerası ile saniyede 24 kare yerine 4000-6000 kare kullanarak çekmiş.Yağmur damlalarından kaçmaya çalışmıyan sivrisinekler yağmur damlalarının ağır darbelerine maruz kalıyorlar, fakat darbeleri genelde vücutlarının merkezine değil, alanlarının çoğunu kaplayan ve 6 ayrı yöne uzanan bacaklarına alıyorlar. Dengeleri bozuluyor ve rotaları yamuluyor, fakat saniyenin 100'de biri gibi bir sürede toparlıyorlar. Yağmur damlasının, sivrisineği kanatlarının ortasından vurduğu en kötü ihtimalde bile ortaya pek hasar çıkmıyor çünkü sivrisinek, yağmur damlasına kıyasla aşırı hafif. Bu nedenle fazla direnç oluşmuyor ve sivrisineği önüne katan yağmur damlası istifini bozmadan düşmeye devam ediyor. Sivrisineğin yapması gereken şey, sırtındaki devasa yağmur damlasından bir an önce kurtulmak. Profesör Hu'ya göre işin en ilginç yanı da bu: Doğrudan çarpışmaların çoğunda 20 vücut boyu kadar yere doğru savrulan sivrisinek, belki de suya dirençli kıllarının da yardımıyla çok da büyük bir mesele değilmiş gibi doğruluyor ve damlanın önünden çekiliyor. Yağmur diğer kanatlı haşerele verdiği zararı çoğu zaman sivrisineğe veremiyor. Şemsiyeye ihtiyaç duymayan ezeli kanatlı derdimiz.
Saatte yaklaşık 2,5 km hız ile uçabilen sivrisinekler sokacağı canlıyı gözleriyle ve o canlının yaydığı kızılötesi radyasyon, karbondioksit ve laktik asit ile tespit eder. Sivrisineğin, soktuğu yerde salgıladığı salyası, emdiği kanın pıhtılaşmasını önleyen bir madde içerir ve ısırık yerinde kaşıntıya neden olan bu salyadır. Bu arada yazın başımızın derdi olan bu sivrisinekler tarafından sokulduysanız bilinki cinsiyeti dişi idi, çünkü erkekleri yalnızca bitki özsuları ile beslenirken, yumurta yumurtlayabilmeleri için kana ihtiyaç duymaları yüzünden bizi dişiler sokar. Sivrisinek ilaçlaması ve mücadelesinde, hem iç hemde dış alan sivrisinek ilaçlamalarında Anka pest control haşere ilaçlama ve çevre sağlığı hizmetleri olarak sorun ve sorumluluklarınızı üstlenmekteyiz.
Sivrisineklerden, sineklerden kurtulmak için kendimizi kimyasal sıvılara bulamak yerine sinekler bizi lezzetli olarak görmeseydi de bizde onlardan kurtulsaydık.
Yeni bir araştırma yeni kimyasaldan çok düşmana yönelmiş durumda. Sivrisinekleri genetiği değiştirilmiş yumurtalar ile çoğaltılmasını sağlayıp yeni sivrisinek nesillerinin “insan sevmez” yapmak üzerine odaklanan bilim insanları bu yolda çok iyi bir yol aldıklarını söylüyorlar.
Online dergi Nature Communications’ın yayınladığı araştırma da sıtma sivrisineği, Anopheles gambiae, her yıl dünya çapında 438,000 insanın ölümüne ve 200 milyondan fazla hasta insanı hasta ediyor. Araştırmada da bu sıtma, hastalık taşıyan sivrisinek türü üzerinde duruluyor.
Sıtma dişi Anofel sivrisinek tarafından insanlara ve hayvanlara bulaştırılır. Uzmanların ilettiğine göre sıtma hastalığı erken aşamalarında tedavi edilebilir olsa da, tedavi endemik olduğu yerlerin çok tedaviyi bulabilmek, sunabilmek için pahalı ve zor olabilir.
Johns Hopkins Üniversitesi bilim adamları sivrisineğin beyni ve tad alma sürecini tanımlamaya çalışıyorlar. Amaç sivrisineğin beynin de antipatik insan lezzeti oluşturmak. Sivrisineğin beyninde bir kan yemeği buldu algısını sıfıra indirmek.
Sivrisineğin beynini okumak diye adlandırılabilecek olan çalışmada, sivrisineğin koku almak için üç parça kullandığı bulunmuş, İki anten ve bir burun. Alınan kokular sivrisineğin beyninde uygun olması durumunun da yeşil bir parlamaya sebep olmakta. Bu da parlamanın fark edilmesi ile büyük ilk süreç başarılmış oluyor.
Q-sistemi olarak adlandırılan genetik haritalandırmayı sivrisineklerde uygulayan araştırmacılar, daha önce başarılı olarak uyguladıkları başka bir böcek türünden yararlanmışlar. Artık anofel sinekleri için de kullanılan sistemi bir sinir bilimci Christopher Potter tanıttı.
Bu bölgede kokuları izole ederek yeni bir tür oluşturuldu. Sonra bu yeni tür içine DNA enjekte ederek yeni bir anofel sineği oluşturma süreci başlatıldı. Tahmin edileceği gibi süreç çok çok zordu. Ancak teknik zorlukların aşılarak işlemin başarıya ulaştırıldığı bilim dünyasına duyuruldu.
Sivrisinekler tarih boyunca insanları insanalar çileden çıkardılar. Ama bu eski düşmanı tanımak için pek az bilgimiz var.
Bu yeni araştırmalar ile daha yeni yeni beyinlerine girmiş oluyoruz.
Anofel sineklerinde başarı kazandıktan sonra yeni hedef zika ve dang virüslerini taşıyan Aedes sivrisinekleri olacak. Diğer aşamalar geçildiği için doğrudan sinir sistemi hedef alınabilecek.
Yeni araştırmalar ile artık sadece koku duyuları da değil, gözleri, ısı duyusu ve tat duyuruları da hedef alınacak.
Bilim insanlarının ilettiğine göre bu iş daha sadece buzdağının ucu. Sivrisineğin beyninde gidilmesi gereken bir çok yer ve nöron var.