Etikete göre gösterilenler sinek,

Çarşamba, 09 Kasım 2016 22:36

Geleceğin Besini, Hamam Böceği Sütü

Yakın gelecekte hamamböceği sütü menülerimizde yer alabilir mi? Hindistan da kök hücre ve hücre yenileme üzerine araştırma yapan bir enstitüdeki araştırmacılar buna yürekten inanıyor. Hamamböceğinin bir türü, pasifik hamamböceğinin genç yavrularını beslemek için üretip kullandığı sütünde, kristal benzeri çok yoğun şeker-yağ ve proteinlerin geleceğin süper besini olabileceği iddiasındalar. Hamamböceklerini sevdirmek derdinde değiliz ancak bu böceklerin bilim adamlarına yeni ilham verici farklı ufuklar açtıkları da bir gerçek.

Araştırmacıların bildirdiklerine göre, hamam böceğinin bu türü diğer türlerin aksine yumurta bırakmıyorlarmış, onun yerine neslinin devamı için yavrularını genç yavru olarak doğurur. Doğumdan sonra süt olarak tabir edilen, genç yavrularını beslemek için ürettiği kristal benzeri besinin normal süte oranla 3 kat daha fazla enerjiye sahip olduğunu fark edilmiş.

Araştırmacılardan Sanchari Banerjee Hindistan Times gazetesine verdiği demeçte, bu kristal besinin tam birleşik bir gıda olduğunu, içinde yoğun olarak protein, yağ ve şeker bulunduğunu, proteinin ise bütün temel aminoasitlere sahip olduğunu gördüklerini söylediler.

Ancak asıl dikkat çektikleri nokta ise proteinlerin zamandan bağımız yapıları. Yani tüm hepsi sindirilmeden hala vücutta kalabiliyorlar, çoğalabiliyorlar. Bunun sonucunda ise proteinlerin çok miktarda üretimine yol açacak fikre ilham kaynağı olmuşlar.

Yani hiç kimse hamamböceklerini sağmayı düşünmüyor. Kısıtlı miktarlardan bu besinin yüksek miktarlarda üretimini yapabileceklerini fark etmişler.

Bu durumda bu besinin raflarda yer alması muhtemel olabilir. Araştırmacılar hamamböceği sütünün içerikçe çok besleyici ve dayanıklı bir ürün olduğunu iletse de sosyal olarak aşmaları gereken uzun bir yol olduğu açık.

Yine de araştırmacılar ısrarlı. Bu hamamböceğinin sütünün menüye katılmasa bile çok zengin bir süper protein katkısı olabileceğini düşünüyorlar.

Takımın bu araştırması Haziran ayında İUCRJ, Kristalografi Uluslararası Birliği Dergisi'nde yayımlandı.

 

Kategori HABERLER

Hamamböcekleri genellikle kirli mutfaklar ve kirli banyolar ile beraber veya odaya girip ışıkları yaktığımızda hızla uzaklaşmaya çalışan yaratıklar olarak anılırlar. Ancak bu yaratıklar ile sadece haşere ilaçlama firmaları ilgilenmiyor. Antibiyotik üreticilerinden, robot ve mekanik uzmanlarına kadar bir çok sektöre de ilham veriyorlar.

Havana da yaşayan doğal parlak yeşil renkte ve bir çok evde evcil hayvan olarak beslenen Küba hamamböceğinin de ilginç bir masal-hikayesi var. Belki bu masal sosyal hayatta işinize dahi yarayabilir. İsmi Martina olan genç ve güzel hamamböceğine evlenmek için zengin bir talibi geldiğinde ne yapacağını bilememiş. Büyükannesin ise kararsız kalan hamamböceğine şöyle talibin olacak kişinin ayakkabısına getirdiğin kahveyi dök, o an da vereceği tepki nasıl bir koca olacağını gösterecektir. Martina büyükannesinin sözüne uymuş, neyse ki zengin aday aynı zamanda nazikmiş, sırılsıklam ayakkabılarını sakince karşılamış ve onlarda sonsuza kadar mutlu yaşayan çiftler kervanına katılmışlar.

Akıllılık ve güzellik terimleri, hamamböcekleri ile bu hikaye de olduğu gibi çok nadir bir arada anılır. Genelde olan kötü ünleri konusunda ise çoğu zaman haksızlığa da uğramışlardır. Hamamböceklerinin genel kanının aksine 4.500 bilinen türü vardır. Çoğu tür de insandan uzak durmaya çalışan türlerdir. Ve bunlarda sadece 4 tür gerçekten zararlı olarak kabul ediliyor. Ekolojik dengede çok önemli bir rolleri vardır. Ölü ve çürüyen meyve ve maddeleri geri dönüştürme de etkili rol oynarlar.

Bazı türleri parlak ve zarif desenlere sahiptir. Bazı türler ise toplumsal ve kolektif  bir yaşam sürerler. Yiyecek ve barınaklar hakkında çevreye bilgi verirler. Şarkı söyleyerek, ritim tutarak eş ararlar. Son derece cesurdurlar. En yetersiz yiyecek bulanan alanlara dahi gitmekten çekinmezler, buralarda uzun süre yaşayabilirler. Eublaberus Bu Posticus isimli bir türü bir sene boyunca su üstünde yaşayabilir. En ağır türü 35 gram olan gergedan hamamböceğidir. Avustralya da uzunluğu 8 cm’ i geçen türleri bulunur. Küçük sayılan ve 1 cm in biraz üzerindeki tür olan Alman hamamböceği en yaygın olan türdür. Avrupa ve Kuzey Amerika’da en çok karşılaşılan türdür.

İlginç bir ek bilgi olarak ta, masallara konu olmuş hamamböceği Martina ve büyükannesinin önerdiği kahve, hamamböcekleri için olan tuzaklara yem görevi görmektedir.

Çoğu kişi itici bulsa da bilim adamları onları ilham verici bulmaktadır. 1999 yılında Kaliforniya, Berkeley Üniversitesi’nde hamamböcekleri ilham alınarak yapılan robotun diğer robotlardan daha hızlı ilerlediği ve daha çok yük taşıyabildiği ortaya konmuştur. Bu böceklerin yaylı bacakları, karmaşık arazi yapılarına çok daha kolay uyum sağlıyordu. Borular ve plakalardan oluşan dış kabukları çok dayanıklı bir yapıdaydılar. Ayrıca koşu bandında yapılan denemelerde bu böcekler, her ne olursa olsun kanatları sayesinde dengelerini çok çabuk sağlıyorlardı. Böceklerin bacak yapıları, yaylanmaları, insanlar için protez bacak yapımına ilham vermiştir. Bu yeni fikirler ile mekanik bir el için tutuş ve duruş geliştirilmesine öncülük etti. Artık asıl amaç gerçek insan eline en benzer yapıyı bu sayede üretmek olarak belirlediler.

Yine bir deneme de hamamböceğinin sırtına bağlı kontrol cihazları ile hamamböceğine yön ve talimat verilebilmiştir. Bu yeni buluş ile hamamböceklerini özellikle afet bölgelerinde kullanma fikrini doğmuştur. Yıkık binalara, bozuk kanalizasyonlara gönderilebilirler. Ve buralardan veri toplayabilirler. Texas A&M Üniversitesi’nden Hong Liang proje ile beraber tanıştığı hamamböcekleri ile ilgili görüşü tümüyle değişmiş. “İlk gördüğümde tüylerimi diken diken etmişlerdi. Fakat sonra dan çok güzel olduklarını fark ettim. Pis olarak düşündüğüm bu yaratıkların sürekli de kendilerini temizlemeleri de çok ilginç geldi. ”Tıp dünyası da bu böcekler ile çok ilgili. Nasıl olur da bu kadar kirli ortamlarda yaşamalarına rağmen hiçbir hastalığa yakalanmadıklarını merak ediyorlar. Bu özelliklerinin güçlü antibiyotiklerin icadına ön ayak olmasını umuyorlar. Aslında bu yeni bir keşif değil. Amerika’da, 19 yüzyıldan bu yana hamam böceklerinin bu özelliklerini insanlar kullanmaya çalışıyorlar. Gazeteci yazar Lafcidio Hearn seyahatlerinde, Amerika’nın güney eyaletlerin de hastalara tetanoz tedavisi için hamamböceği çayı verildiğini görmüş.

Elbette ki hamamböceklerini tıpta kullanmada Çin kadar olamazlar. Çin de, hamamböceğinden üretilen bir çok krem ve ilaç özellikle mide rahatsızlıkları için hastalara uygulanmaktadır. Çin hamamböceği potansiyeli daha da ileri taşımıştır. Shandong Eyaletin de yeraltında 22 milyon hamamböceğini barındıran çiftlikler kurmuşlardır. Ve 2010 yılından beri sürekli olarak satışların arttığını da söylüyorlar. Bu artışın sebebi besin olarak kullanılmaları. Tadanlar, yağda kızartılmış hamamböceğinin dışı çıtır, içi yumuşak et tadı verdiğini söylüyorlar. Elbette bu deneyim için bir batılı için çok önyargısız ve açık bir zihin gerekiyor. Ancak kabul edilmesi gereken bir durum şu ki eğer besin olarak değerlendirilirler ise çok yüksek oranda protein içerdikleri de açık. Bunun kitlesel açlığa çare dahi olabileceği belirtiliyor. Tabi bu durum için daha az alınganlık gerekecek.

Kategori HABERLER