Böcekler ve eklem bacaklılar sık sık bizi korkutuyor veya tiksindiriyor. Ancak insanların küçük bir kısmı sadece normal bir korku yaşamıyor. Dehşet halinde ve aksi yöndeki tıbbi kanıtlara rağmen böceklerin bedenlerini istila ettikleri korkunç ve sarsılmaz inançları ile yaşıyorlar. Buna, bir istismar sanrısı ya da sanrılı sıçrama tabiri kullanılıyor.
Özellikle aşırı duygusal sıkıntı, meşguliyet ve inanç sahibi kişilerde vücutlarının böcekler tarafından ele geçirildiği düşüncesi onların hayatlarını kaplamaktadır. Elbette tıbbi olarak vücuda girmiş bir çok böcek vakası bildirilmektedir. Özellikle bir çok kişi akarlar olarak bilinen mini eklem bacaklı türleri ile bir çok sorun yaşar. Ancak fiziki bir tıbbi bulguya rastlanmadı ise psikolojik nedenlere sıra gelecektir. Şizofreni, duygu durum bozuklukları, demans ve tıbbi rahatsızlıklar gibi bir dizi diğer koşula bağlı olarak, bu tür sanrıları ortaya çıkarabilmektedir. Böcek istilası sanrıları hakkında çok az araştırma vardır. Bu nedenle ne kadar yaygın olduğunu tahmin etmek zordur. Ayrıca, yayınlanmış vaka analizlerinde verilen sınırlı ayrıntı, teşhislerin her zaman doğru olduğuna inanmadığımızı gösterir.
İnsanlar neden bu sanrıları geliştiriyor?
Önemli entomologlardan Jeffrey Lockwood, insanlar için böceklerin korku evrim temelinde olduğunu söylüyor. Bunun nedeni, böceklerin sağlığımıza zarar verebileceği ve hastalık yaymasıdır. Böylelikle böceklerden korkmak, bizim için avantajlıdır ve hayatta kalmamıza yardımcı olur.
Ayrıca Lockwood, böcekleri tehdit edici bulduğumuz için ve ek olarak kendi zihinlerinin olmasını, çabuk üreyebilir olmalarını ve öngörülemez hareketlerinin bazı insanlarda, vücutlarının içinde de yaşayabilecekleri algısını yarattığını söylüyor.
Ancak sanrı görme ile ilgili ek faktörler var. Araştırmacılar, dopamin aktivitesinde (beyin tarafından bir dizi işlevle serbest bırakılan bir nörokimyasal ilaç) yanlış giden bir şeylerin, deri hassasiyeti de dahil beynin belirli psikolojik faaliyetlere etkisi olduğunu düşünüyorlar.
Bilim insanları bir psikolojik modeli öngörmektedir. Bu modele göre kişinin daha önce yaşadığı bir kaşıntı veya dokunsal durumun önyargılardan dolayı böceklere bağlandığı düşünüyorlar. Bu bilişsel önyargı, diğer psikotik bozukluklarda yanılgıların gelişmesinde de yaygındır.
İstila sanrısı gören insanlar nereden yardım ister?
Saldırı sanrısı olan insanlar zihinsel sağlık hizmetlerinden nadiren yardım ister. Bunun yerine, eczacılar, pratisyen hekim, dermatologlar, acil servisler ve veterineri ziyaret ediyorlar. Bazen haşere yok ediciler ve çıkarıcılar gibi tıbbi olmayan profesyonellere de yaklaşırlar.
İnsanlar genellikle test için istila edildiklerini gösteren kanıtları da yanlarında getirirler. Bunlara "kibrit kutusu işaretleri" veya "numune işaretleri" denir ve genellikle böcekler yerine toz veya cilt parçalarıdır.
İnsanlar genellikle istila için test etmek adına bir dizi soruşturma ve prosedür vardır. Hiçbir delil bulunmadığında daha sonra psikiyatr veya psikologlara yönlendirilebilirler. Ancak çoğu kez bu tavsiyeyi reddetmektedirler.
Bazı insanlar böcekleri "çıkarmak" ya da "kazıyarak çıkarmak" için kendi ellerine kullanır. Bu durum sıklıkla tıbbi müdahale gerekir.
Nasıl tedavi edilir?
Psikiyatristler, durumu tedavi etmek için antipsikotik ilaçlar verme eğilimindedirler. Antipsikotik ilaçlar, şizofreni de dahil olmak üzere çeşitli psikotik bozuklukların tedavisinde kullanılır ve sanrı ve buna bağlı sıkıntıların gücünü azaltmayı amaçlar. Bir süre, doktorlar antipsikotik pimozidi tavsiye ettiler, ancak bu önemli yan etkiler ve güvenlik sorunları ile birlikte gelir.
Artık doktorlar, semptomların ne kadar akut olduğuna, kişiye ve diğer tıbbi zorluklara bağlı olarak bir dizi farklı antipsikotik reçete yazmaktadırlar.
Bazı araştırmalar antipsikotik ilaçların vakaların% 60-100'ünde semptomları iyileştirdiğini veya durdurduğunu bulsa da, bazıları için daha az başarı bildirdi. Daha güçlü kanıt sağlayacak randomize kontrollü çalışmalar yapılmadığından, bu ilaçların gerçekten ne kadar etkili olduğunu bilmiyoruz.
Araştırmacılar, yayınlanmış olan vaka analizlerinden hastaların ilaçlarını ne kadar süreyle kaldığı, yan etkileri olup olmadığı ve eğer zamanla semptomlar olmadıklarını rapor etmemektedir.
Özellikle aşırı duygusal sıkıntı, meşguliyet ve inanç sahibi kişilerde vücutlarının böcekler tarafından ele geçirildiği düşüncesi onların hayatlarını kaplamaktadır. Elbette tıbbi olarak vücuda girmiş bir çok böcek vakası bildirilmektedir. Özellikle bir çok kişi akarlar olarak bilinen mini eklem bacaklı türleri ile bir çok sorun yaşar. Ancak fiziki bir tıbbi bulguya rastlanmadı ise psikolojik nedenlere sıra gelecektir. Şizofreni, duygu durum bozuklukları, demans ve tıbbi rahatsızlıklar gibi bir dizi diğer koşula bağlı olarak, bu tür sanrıları ortaya çıkarabilmektedir. Böcek istilası sanrıları hakkında çok az araştırma vardır. Bu nedenle ne kadar yaygın olduğunu tahmin etmek zordur. Ayrıca, yayınlanmış vaka analizlerinde verilen sınırlı ayrıntı, teşhislerin her zaman doğru olduğuna inanmadığımızı gösterir.
İnsanlar neden bu sanrıları geliştiriyor?
Önemli entomologlardan Jeffrey Lockwood, insanlar için böceklerin korku evrim temelinde olduğunu söylüyor. Bunun nedeni, böceklerin sağlığımıza zarar verebileceği ve hastalık yaymasıdır. Böylelikle böceklerden korkmak, bizim için avantajlıdır ve hayatta kalmamıza yardımcı olur.
Ayrıca Lockwood, böcekleri tehdit edici bulduğumuz için ve ek olarak kendi zihinlerinin olmasını, çabuk üreyebilir olmalarını ve öngörülemez hareketlerinin bazı insanlarda, vücutlarının içinde de yaşayabilecekleri algısını yarattığını söylüyor.
Ancak sanrı görme ile ilgili ek faktörler var. Araştırmacılar, dopamin aktivitesinde (beyin tarafından bir dizi işlevle serbest bırakılan bir nörokimyasal ilaç) yanlış giden bir şeylerin, deri hassasiyeti de dahil beynin belirli psikolojik faaliyetlere etkisi olduğunu düşünüyorlar.
Bilim insanları bir psikolojik modeli öngörmektedir. Bu modele göre kişinin daha önce yaşadığı bir kaşıntı veya dokunsal durumun önyargılardan dolayı böceklere bağlandığı düşünüyorlar. Bu bilişsel önyargı, diğer psikotik bozukluklarda yanılgıların gelişmesinde de yaygındır.
İstila sanrısı gören insanlar nereden yardım ister?
Saldırı sanrısı olan insanlar zihinsel sağlık hizmetlerinden nadiren yardım ister. Bunun yerine, eczacılar, pratisyen hekim, dermatologlar, acil servisler ve veterineri ziyaret ediyorlar. Bazen haşere yok ediciler ve çıkarıcılar gibi tıbbi olmayan profesyonellere de yaklaşırlar.
İnsanlar genellikle test için istila edildiklerini gösteren kanıtları da yanlarında getirirler. Bunlara "kibrit kutusu işaretleri" veya "numune işaretleri" denir ve genellikle böcekler yerine toz veya cilt parçalarıdır.
İnsanlar genellikle istila için test etmek adına bir dizi soruşturma ve prosedür vardır. Hiçbir delil bulunmadığında daha sonra psikiyatr veya psikologlara yönlendirilebilirler. Ancak çoğu kez bu tavsiyeyi reddetmektedirler.
Bazı insanlar böcekleri "çıkarmak" ya da "kazıyarak çıkarmak" için kendi ellerine kullanır. Bu durum sıklıkla tıbbi müdahale gerekir.
Nasıl tedavi edilir?
Psikiyatristler, durumu tedavi etmek için antipsikotik ilaçlar verme eğilimindedirler. Antipsikotik ilaçlar, şizofreni de dahil olmak üzere çeşitli psikotik bozuklukların tedavisinde kullanılır ve sanrı ve buna bağlı sıkıntıların gücünü azaltmayı amaçlar. Bir süre, doktorlar antipsikotik pimozidi tavsiye ettiler, ancak bu önemli yan etkiler ve güvenlik sorunları ile birlikte gelir.
Artık doktorlar, semptomların ne kadar akut olduğuna, kişiye ve diğer tıbbi zorluklara bağlı olarak bir dizi farklı antipsikotik reçete yazmaktadırlar.
Bazı araştırmalar antipsikotik ilaçların vakaların% 60-100'ünde semptomları iyileştirdiğini veya durdurduğunu bulsa da, bazıları için daha az başarı bildirdi. Daha güçlü kanıt sağlayacak randomize kontrollü çalışmalar yapılmadığından, bu ilaçların gerçekten ne kadar etkili olduğunu bilmiyoruz.
Araştırmacılar, yayınlanmış olan vaka analizlerinden hastaların ilaçlarını ne kadar süreyle kaldığı, yan etkileri olup olmadığı ve eğer zamanla semptomlar olmadıklarını rapor etmemektedir.
Ancak sorun psikolojik olduğundan çok az kişi bu durumu ortaya koymaktadır. İnsanların yaşam kalitesinin iyileşip gelişmediğini veya ilaç alındıktan sonra önceki işlevlerine geri dönüp dönmediğini çok az bilinmektedir.